11 Aralık 2019

Hayat Büyümek Değil; Yaşamak..

Yaşanmışlıklar mı insanı büyütür yoksa büyürken mi yaşanmış olur yaşadıklarımız.
Büyümek zorunluluk olabilir mi? 
Hayat Büyümek Değil; Yaşamak..


20 li yaşlar artık hayata daha sağlam basılması gereken yaşlar denir ya.. işin olmalı, mesleğin, bakış açın, hobilerin, seni belirleyen alışkanlıkların, sevdiğin sevmediğin.. seni toplumda diğerlerinden farklı kılabilecek her şey. Hep öyle söylenir, gelecekte ne olacaksın? 

Bir şey olmalı yani.. hep, her zaman, her koşulda.. Ya olamazsamla büyüyen bakışları birileri gördü mü peki?.. Korkuyu içine içine atan ve büyümek zorunda olan hem de farklılıklarıyla o çocuğu.. Hatırlayabildiniz mi? Bu duygular sizde de oldu mu?

Hep bi büyüme büyütülme çabası. Bunu yersen büyürsün diye daha minicikken soktular aklımıza büyümeyi.. Neden? Küçük kalamıyor muyuz?? Hadi yat yarın kocaaaman olacaksın, bi de sütünü iç oohh..

Okullar.. güzel dostlukların arkadaşlıkların eğlencelerin yanı sıra sabah uykularımızdan, aile kahvaltılarımızdan, oyunlarımızdan çalınan zamanlarımız değil de ne? Eğitim sisteminin karmaşası içinde gitti güpgüzel zamanlarımız. Sınavdan alınması gereken puanın hep 80 üstü olması yoksa "bu çocuktan adam olmaz" söylemleri de cabası. Bütün çabalar büyütülmek için. 20 li yaşlarının sonunda iyi ya da kötü okuyup iyi yerlere gelme çabası süren o küçük çocuğun içinde hala sabah annesinin sesiyle uyandırıldığı güzel uykular döner durur. Söylesenize hangi gün uykuya doymuş uyanıyorsunuz? Doyamazsınız ki, erken uyandırılma kabusu taa 5 yaşındayken başlamıştı çünkü.

Sonra iş arama kendini anlatma "ben büyüdüm" mesajı içeren zorlu süreç. Olmalıyız, yapmalıyız, kazanmalıyız! Yüzüne kapanan kapılarla daha da çocukluğundan uzaklaşarak sert, tatminkar olmayan büyük insan gibi davranmaya, değer görmeye ikna edici tavırlı insana evrilme süreci.

İşe girildi, yine erken uyanmalar evlere geç gitmeler kendini bu yolda tabiri caizse paralamalar.. Karnını doyurmak için çalışmayı geçelim karın her türlü doyuyor da, bu çabaların hepsi değer görmek için, büyümeyi ispatlamak için. Çünkü öyle öğretildi!

Ve soralım o zaman büyüdük de ne oldu? Çocuk ruhumuzla kalsaydık, sınavlardan 50 alsaydık, istediğimiz konuya ağırlık verebilseydik, eğlenseydik, istediğimiz kadar uyuyabilseydik, sabahları evimizde uzun kahvaltılar edip sonra annemizle babamızla vakit geçirip nelerden hoşlandığımızı anlatabilseydik, can kulağıyla dinlenseydik, fikirlerimiz önemsenseydi aklımız erdiğinde makası sevdiğimizi farkedip terzi, insan hayatının sürecini merak ettiğimizi farkedip doktor olabilmeyi kendimiz seçseydik. Simit satıp para kazanmayı seçtiğimizde yadırganmasaydık.

Yaklaşık son 10 yıldır insanların alıp başımı gidicem, ekicem, biçicem, kendi yağımda kavrulucam deyip sahil kasabalarına yerleşmelerine tanık oluyoruz.

Neden sizce?

Zaten yıllardır yönetiliyoruz annemiz babamız öğretmenimiz komşu teyzemiz halamız yakınımız en sonunda da müdürlerimiz yöneticilerimiz vs vs..
Bi yeter diyen çıkıyor, işte onlar da onlar, çekip gidenler..
Yıllarını verip okuyup doktor mühendis öğretmen artık işte en kallavi mesleği edinen özel sektör insanları bunu yapıyor.

Çünkü hayat büyümek değil, yaşamak..


Onlar da yaşamaya gidiyorlar, hem de geç kaldım demeden o çocuğu içlerinden bi yerlerinden tutup çıkartmaya gidiyorlar belki de. Artık yönetilecek bi adam/kadın yok, yaşayacak bir çocuk var diyorlar..İçimizdeki çocuğu bulalım ve gerçekten çocuk olanları da bırakalım kendileri büyüsünler, aa pardon yaşasınlar :)

14 Ekim 2019

İstanbul.. Bir yap-boz hikayesi

İstanbul! gittim ben müsaadenle..
Şaka maka 10 yıldır sendeydim, iyi zamanlarımız oldu ama kötüleri de oldu. 20 li yaşlarımın başıydı.. küçük, hayalci, utangaç, azimli de. Daha nereye geldiğinin farkında olmayan. Minik bi yerde büyümüştüm oysa ki İstanbul neree benim memleketim nere. İşte İstanbul.. Bir yap-boz hikayesi başlıyordu..

İstanbul.. Bir yap-boz hikayesi

Neden gelmiştin diyeceksiniz, ahh tabi ki iş için. O kadar yıl boşuna mı okumuştum. Çalışmalıyım, kendi paramı kazanmalıyım. Aileme daha ne kadar yük olacaktım. Evet güzel düşünceler tabi ki, cesaret de gerektiren hiç gülmüyorum güler miyim hiç kendime :) sonuçta o kadar yıl (2, sadece 2) okumuştum, iyi bi işim olmalıydı (Bartın da turizm mezunu). Hayaller hayaller.. Bartını duymuş muydunuz? Ben hiç duymamıştım.
Neyse ki kalktım geldim 2009 yılının Ocak ayında güzelim İstanbul'a. Kaaar kııışş! Ahh canım annem canım babam bir gece öncesi yatağımda uyumaya çalışırken yanıma gelmişlerdi;
-kızım gitmesen şimdi?
-ağlamaklı sesle -ama babaaa gitmem lazım, iş görüşmelerimi ayarladım ( oysa ki sadece ilana başvurmuşumdur ararlar mı... bilinmez)
-ama çok kar var yollarda en azından biraz erteleyelim olur mu?
-baba gideyim ben çok bunaldım evde olmaktan bişeyler yapmam lazım artık (okulu bitirmiş 6 aydır evimdeyimdir)
-peki sen bilirsin kızım.

Canlarım benim. Geleneklerle dolu ailelerden gelmelerine rağmen çağdaş düşünen iki insan. Hep arkamda duran hep güvenen. Okulu dışında bir gün bile evinden ayrı kalamayan minik kızlarını İstanbul'a yolculadılar nemli gözlerle. O zaman onları bu kadar derinden anlayamıyordum tabi ki, ne zor gelmiştir.. Çünkü biz hep bir aradaydık, dedim ya hiç bir gece evimden ayrı kalmak istemezdim. Kuzen yeğen toplanmalarında bi yerlerde kalınırdı mutlaka sohbet muhabbet güzel de iş uyumaya gelince gel de uyu. Evimi yatağımı annemi babamı özleye özleye sabahı bulurdum. Oysa ki bir sonraki gün onlarla olacaktım.

İstanbula geleyim artık dimi. Tanıdığın bir tanıdığının evinde kalmak suretiyle iş aramalarına başlamıştım. Sokağa çıktığımda hangi yolun daha nereye gittiğini bilmeden.. Evde bilgisayar yok, telefonlarda daha internet yok. Koca İstanbul'da nasıl bulunacaksa o iş. Velhasıl yüz milyon tane iş görüşmesine gittim, kendi kendime İstanbul'u öğrendim. Kötü insanlarla da karşılaştım, kötülüklerle de. Olması gerekenleri yaşadım. Kendim görüp kendim öğrenmek için, düştüğümde kendim ayağa kalkabilmek için. Zorluklarla öğrenmez mi insan zaten. 'Dalgalar napardı onları çarptıkça köpürten taşlar olmasa' geçen bi şarkıda duymuştum bu sözü, güzel dimi. Her zorluk insanı daha da büyütür, hayata karşı coşkulandırır.
Güzel bi iş buldum. Çok şey öğrendim, eğrildim, değiştim. Ama içimdeki o çocuğu hiç İstanbul'a kaptırmak istemedim. Hep geri tuttum onu. Ama etkilendi engel olamadım. Çok fazla insan, çok fazla negatif enerjiye mağruz kaldık. Zannettik ki güçlüyüz etkilenmeyiz.. ama etkilendik. Küçük evimde küçük dünyamda kalsa mıydım diye çok sorguladım kendimi. Ama olan olmuştu zaten neyin çekişmesiydi bu kendimle. Hırslı değildim oysa ki, sadece biraz güçlü olabildiğimi gösterebilmekti anneme babama. Onları mutlu edebilmekti. Oldular da! Hep gururla anlattılar beni, hep sevgiyle karşıladılar sımsıkı sarıldılar her yanlarına gittiğimde. Ve hep özlediklerini söylediler, bensizliğe hiç alışamadıklarını. Ben de alışamadım sizsizliğe. Şimdi İstanbul'da değilim. Daha da uzaktayım. Huzuru aramak için içime dönebilmek için gittim, gittik yol arkadaşımla. Ama içim neden kabarıyor böyle. Biliyorum sanırım, ben ailemi hala özlüyorum. O küçük kızları olmayı hep seviyorum. O gece yatağıma gelen o iki insanın sıcaklığını kendi evimde de yaşamak istiyorum belki. Biraz da düzeni alışkanlıklarımı seviyorum. Çoook uzun zamandır kuramadığım o düzeni kurabilmek de benim iç kabarıklığım. Üniversitede pansiyonlar evler, İstanbul da ev arkadaşları 4 farklı ev, sonra evlilik İstanbul'da 5.ev evet burası güzeldi ama sonra da İstanbul'dan taşınma düşünceleriyle gelen o yerleşik hissedememe duygusu. 10 yıldır bu düzensizliği yaşarken şimdi de 4aylığına başka bir şehire başka birinin evinde ( eşyalı kiralık ev) yaşamaya geldik. Ve buradan da gideceğiz belki, en sonunda yerimizi yuvamızı bulana kadar. Yap boz dedim ya başta, aynen öyle geliyor. Bir yapıyorum bir bozuyorum sonra yine yapıyorum yine bozuyorum. Ne zaman duracağım bilmiyorum.

18 Ekim 2018

Whatsapp Konuşmalarını Aktarma Android den İOS a

Merhaba arkadaşlar,
Sonsuz Paylaşım.., Whatsapp Konuşmalarını Aktarma Android den İOS aKendim de dahil olmak üzere, bir çok kişinin sıkıntı yaşadığı şu aktarım işlerinden whatsapp konuşmalarını aktarma araştırması yapa yapa bu işi başarabildiğim için sırtımı sıvazlamadan başlamayacağım 😏😂
Bu nedir yahu.. Anlatıyorlar da ben mi yapamıyorum dedim ama bir çok kişi yapamadığına göre sıkıntı büyük dedim heralde. Neyse aslında kolaymış ama uğraştırıcı. Ben de bi nebze yardımcı olmak için hızlıca bu yazıyı hazırladım.

Öncelikli olarak yapılması gerekenler;
1-I Tunes yüklemek.
2-Android telefona play store ile Backuptrans WA Sync indirmek.
3-Android telefonun ayarlarından cihaz hakkında seçeneğine girip yapım numarasına 5 kere üst üste tıklayıp, geliştirici seçenekleri menüsü açıp, hata ayıklama modunu etkinleştirmek.
4-I Phone u bul ayarını kapatmak.
5-I Tunes açıp iphone u bağlayıp yedekle seçeneğini tıklayarak yedeklemeyi yapmak.

Sonrasında kabaca yapılacak işlemler, aktarımı sağlayacak programı yüklüyoruz, android telefonu bağlayıp konuşmaları aktarıyoruz. Sonra konuşmaları i tunes a aktarıyoruz, en son iphone yedekliyoruz ve işlem bitiyor.

Yaşanılan sıkıntılar programın tam sürüm olmamasından kaynaklanıyor. Tam sürüm diye indiriyorsunuz, bütün işlemleri yapıyorsunuz en son konuşmaları aktardıktan sonra bi bakıyorsunuz sadece 20 konuşma aktarabilmişsiniz ve çıldırıyorsunuz tabi bi çok kez deniyorsunuz nerede hata yapıyorum diye. Ama bu program crack dosyasıyla birlikte iniyor, aşağıda anlattım nasıl yapacağınızı.

21 Eylül 2018

Seboreik Dermatitim Geçti mi ?

Seboreik Dermatitim Geçti mi ?, Sonsuz Paylaşım..,
Merhaba arkadaşlar,
Bu yazımı(seboreik) yazalı 2 yıl olmuş; Merak edenler ve fayda sağlamak için bekleyenlere dönüş yazısı olsun bu. Hemen hızlıca konuya girelim. Seboreik dermatitim herhangi bi ürünle geçti mi ? Malesef geçmedi.. Ama durun, yeni şeyler öğrendim. En azından onunla yaşamayı öğrendim. Bana nereden geldiğini bilemesem de, gitmeyeceğini de kavradığım için deneme yanılma yolları ile birlikte yaşıyoruz. Nasıl mı ?
Öncelikle gerçekten stres çok çok alakalı kendisiyle vee en önemlisi de yeme düzeni👈

Zaten 2016 yılında kavradığım sağlıklı yaşama biçimi, bu sorunla da baş etmem için yol gösterici oldu. Bana iyi gelen gelmeyen besinleri deneye yanıla fark etmeye başlayınca çözüm de kendiliğinden geldi. Daha da öğrenmeye devam ediyorum.

Önceden çok tüketip şimdi vazgeçtiğim ya da az yediğim şeyler var. Bunlar kişiye göre tabi ki değişiklik gösterebilir çünkü etkileme dereceleri farklı. Mesela gluten içeren gıdalar beni etkiliyor ama arkadaşımı daha çok etkiliyor. Hemen uyku yapıyor onda, enerjisi düşüyor elleri şişiyor vs..


Ama ben unlu mamüller, cips, asitli içecekler, zararlı içerikli gıdalar özellikle paketli ürünleri hayatımdan çıkardıktan sonra

02 Ağustos 2016

Tavsiye; Yeme İçme, İstanbul..

Hellooo.. Bayadır uzak kaldım yine değil mi ? Yaz döneminde insan sıcaktan bunalınca çok birşey yapası da gelmiyor sanırım ondan. İşe gidip gelmek bile inanılmaz zorluyor. Akşamları sıcaklardan uyuyamamak sabahları uyanamamak. İnstagrama bile nadir uğruyorum artık. Ki son zamanlarda yaşadığımız dersler bizleri çok etkiledi. Umarım herşey düzelir, ve biz artık geleceğe tekrar umutla bakmaya başlayabiliriz. Çok güzel bi girizgah yapamadım farkındayım ama içerde ne varsa o nüksediyor işte.. :(

Hafta sonu kahvaltı için gittiğimiz bi mekandan bahsetmiştim instagramda, takip edenler bilirler.. Güzel yerleri hep duyurmak gerekiyor bence, gitmeyen gitsin tatsın görsün gezsin, mekan çalışanları da hakkını alabilsin mutlu olsunlar. Sonuçta emek işi, insana hizmet ediyorlar.. ve en zor şeydir insana hizmet etmek. Herkesi memnun etmek pek mümkün olmadığından salaş olsun ihtişamlı olsun keyif aldığımız hak eden yerleri duyurmalıyız diye düşünüyorum.
Ve bi kaç fotoğrafla mekanımızdan bahsedip kaçıyorum bu akşam vaktinde :)
endlessharing, Tavsiye; Yeme İçme, İstanbul..


Kavacık rüzgarlıbahçe de yer alan Teras restaurant ta inanılmaz keyif alarak kahvaltımızı ettik. İnstagramda da bahsettiğim gibi

05 Mayıs 2016

Seboreik Dermatit ve Yeni Urunler

Heyooo, nasılsınız ? Yine kısa bi aradan sonra geldim :)
Size seboreik dermatitimden bahsetmiştim.. Saçlarımda vardı, sonradan yanak kulak ve kaşlarıma da hafiften atlayıverdi. Bilmeyenler için yazım şurada
Eee bu yüzden kozmetikler, kremler, ilaçlar araştırmalar devam ediyor ben cephesinde.. Yeni kullanmaya başladığım ürünler var, sizlerle paylaşmak istiyorum.

Nette dolaşırken karşınıza bir çok ürün çıkıyor, denesem mi denemesem mi diye düşünürken birden kendinizi o ürünü satın almış olarak bulabiliyorsunuz. Özellikle sizi rahatsız eden bir durumu çözüme kavuşturabilmek içinse.. Lila kutudan merak ettiğim ürüne bakarken, başka bi ürün daha başka bir ürün daha kafam karıştı tabi yardım istedim sağolsunlar yardımcı olmak için çok uğraştılar. Sorunumla ilgili deneyimlenmiş ürünlerden bahsettiler. Ve bir kaçını aldım tabi ki.. Bir kaçının da tester ını yolladılar. Aldığım ürünler;

ACTİVAR AC-11, RAEN TONİK, RAEN ARDIÇ KATRANLI SABUN  CUMLAUDE TOPYLAUDE OMEGA (ürün açıklaması için üzerine tıklayabilirsiniz)


12 Şubat 2016

Nerdeyim, Neler Yapıyorum, Kayboldum, Gelemedim Postu :)

Beni instagramdan takip edenler bilirler, hep oralardayım ama buraya uzun zamandır uğrayamadım. Bi uzaklaşma mı geldi, ne geldi bilmiyorum ama iş yoğunluğumun da etkisi var tabii. Valla instagrama  fotoğraf atmak bile zor oluyor bazen o kadar kendime zamanım kısıtlı düşün..  Ama iyiyim çok şükür hayat ne kadar hızlı hızlı koştururcasına aksa da onun dışında her şey yolunda..

Eee büyüdük, yorulcaz artık.. Kolaydı çocuk olmak genç olmak. Anlatırdım arkadaşlarıma ama beni anlamazlardı, büyürsek dertlerimizde büyüyecek derdim, sorumluluklarımız artacak büyümeyelim bak böyle iyiyiz derdim ama peeyyy dinlerler miydi ??.. Saçmalama kızım yeaa diye başlayan itiraz cümleleri büyüyelim de sen o zaman gör bizi he heeyyyttt diye devam ederdi..

Ahahahhaaa diye gülüyorum onlara şimdi, geriye dönüp bakıp aaahh çektikleri için. Zamanın kıymetini bilemedikleri için. Ama öyleydik, elimizden gelen buydu yani. O kafa o bilinç onu gerektiriyodu, 'büyümeye özenmeyi' .. Bi ben biraz geleceği azıcık da olsa ucundan görebilenlerdendim gerçekçiydim ama noldu ben büyümedim mi, ee ben de büyüdüm.. O zamanları çok çok iyi değerlendirebildin mi bari diyenleri duyar gibiyim, sizce ? Tabi ki tam da istediğim gibi değil, yerimden oturup büyüyünce öyle herşey yolunda gitmiycek demek kolay, kalk ayağa da yaşına yaraşır saçmala eğlen napıyosan yap di mi ? Ama olmuyo işte o yaşların kıymeti bu yaşlarda bilinecek arkadaş kural bu..

Nerelere dağıldık yahuu, ne diyodum ben ?

10 Temmuz 2015

Hafif Tatlı Sütlaç

hafif tatlı sütlaç, endlessharing
Normalde süt sevmem, sütlü tatlılara da bi ön yargım vardı çocukluğumdan beri.. Sanki hep süt tadı gelecekmiş gibi gelirdi. Sonraları hafif hafif denemeye başlayınca sütlü tatları aa dedim süt tadı yok ki :)  Bazılarında oluyor, önce sorarım kiminleysem süt tadı var mı bi bak bakim :) sonra ya afiyetle yerim ya da her zaman ki çikolatalı tatlılarıma yönelirim nım nım :) Ramazan da bolca yapıp yediğim yedirdiğim mis bi sütlaç tarifi buldum. Siz de yapın yeyin istedim.

1 çay bardağı pirinç ( ister kırık ister normal)
1 su bardağı kaynar su
1 litre süt
1 bardak şeker
2 çorba kaşığı nişasta ( daha yoğun bi kıvam istiyorsanız 2.5 olabilir)
2 çorba kaşığı su
Vanilya

Pirinci bi 15 dk sıcak suda bekletiyoruz. Sonra tencereye alıp 1 bardak kaynar su ile kısık ateşte pişiriyoruz. Sütümüzü ve şekerimizi de ekleyip kaynatıyoruz. Nişastayı 2 kaşık ılık suyla ufak bi kasede açıp, kaynayan karışımdan 1 kaşık alıp ekleyerek ısısını ayarladıktan sonra tencereye ekliyoruz. Vanilyasını da koyup 2 dk sonra altını kapatıyoruz. Kaplarımıza pay edip ılınınca dolaba kaldırıyoruz. Çekilmiş fındıkla servis ediyorum ben müthişş oluyor :)

**Kapların ağzını streç film ile sararak buzdolabında kolayca muhafaza edebilirsiniz.
Haa bu arada tarif üşengeçsef e ait ;) Kendisine buradan çook sevgilerimi gönderiyorum.

Afiyetle, mucck.
Related Posts with Thumbnails