14 Ekim 2019

İstanbul.. Bir yap-boz hikayesi

İstanbul! gittim ben müsaadenle..
Şaka maka 10 yıldır sendeydim, iyi zamanlarımız oldu ama kötüleri de oldu. 20 li yaşlarımın başıydı.. küçük, hayalci, utangaç, azimli de. Daha nereye geldiğinin farkında olmayan. Minik bi yerde büyümüştüm oysa ki İstanbul neree benim memleketim nere. İşte İstanbul.. Bir yap-boz hikayesi başlıyordu..

İstanbul.. Bir yap-boz hikayesi

Neden gelmiştin diyeceksiniz, ahh tabi ki iş için. O kadar yıl boşuna mı okumuştum. Çalışmalıyım, kendi paramı kazanmalıyım. Aileme daha ne kadar yük olacaktım. Evet güzel düşünceler tabi ki, cesaret de gerektiren hiç gülmüyorum güler miyim hiç kendime :) sonuçta o kadar yıl (2, sadece 2) okumuştum, iyi bi işim olmalıydı (Bartın da turizm mezunu). Hayaller hayaller.. Bartını duymuş muydunuz? Ben hiç duymamıştım.
Neyse ki kalktım geldim 2009 yılının Ocak ayında güzelim İstanbul'a. Kaaar kııışş! Ahh canım annem canım babam bir gece öncesi yatağımda uyumaya çalışırken yanıma gelmişlerdi;
-kızım gitmesen şimdi?
-ağlamaklı sesle -ama babaaa gitmem lazım, iş görüşmelerimi ayarladım ( oysa ki sadece ilana başvurmuşumdur ararlar mı... bilinmez)
-ama çok kar var yollarda en azından biraz erteleyelim olur mu?
-baba gideyim ben çok bunaldım evde olmaktan bişeyler yapmam lazım artık (okulu bitirmiş 6 aydır evimdeyimdir)
-peki sen bilirsin kızım.

Canlarım benim. Geleneklerle dolu ailelerden gelmelerine rağmen çağdaş düşünen iki insan. Hep arkamda duran hep güvenen. Okulu dışında bir gün bile evinden ayrı kalamayan minik kızlarını İstanbul'a yolculadılar nemli gözlerle. O zaman onları bu kadar derinden anlayamıyordum tabi ki, ne zor gelmiştir.. Çünkü biz hep bir aradaydık, dedim ya hiç bir gece evimden ayrı kalmak istemezdim. Kuzen yeğen toplanmalarında bi yerlerde kalınırdı mutlaka sohbet muhabbet güzel de iş uyumaya gelince gel de uyu. Evimi yatağımı annemi babamı özleye özleye sabahı bulurdum. Oysa ki bir sonraki gün onlarla olacaktım.

İstanbula geleyim artık dimi. Tanıdığın bir tanıdığının evinde kalmak suretiyle iş aramalarına başlamıştım. Sokağa çıktığımda hangi yolun daha nereye gittiğini bilmeden.. Evde bilgisayar yok, telefonlarda daha internet yok. Koca İstanbul'da nasıl bulunacaksa o iş. Velhasıl yüz milyon tane iş görüşmesine gittim, kendi kendime İstanbul'u öğrendim. Kötü insanlarla da karşılaştım, kötülüklerle de. Olması gerekenleri yaşadım. Kendim görüp kendim öğrenmek için, düştüğümde kendim ayağa kalkabilmek için. Zorluklarla öğrenmez mi insan zaten. 'Dalgalar napardı onları çarptıkça köpürten taşlar olmasa' geçen bi şarkıda duymuştum bu sözü, güzel dimi. Her zorluk insanı daha da büyütür, hayata karşı coşkulandırır.
Güzel bi iş buldum. Çok şey öğrendim, eğrildim, değiştim. Ama içimdeki o çocuğu hiç İstanbul'a kaptırmak istemedim. Hep geri tuttum onu. Ama etkilendi engel olamadım. Çok fazla insan, çok fazla negatif enerjiye mağruz kaldık. Zannettik ki güçlüyüz etkilenmeyiz.. ama etkilendik. Küçük evimde küçük dünyamda kalsa mıydım diye çok sorguladım kendimi. Ama olan olmuştu zaten neyin çekişmesiydi bu kendimle. Hırslı değildim oysa ki, sadece biraz güçlü olabildiğimi gösterebilmekti anneme babama. Onları mutlu edebilmekti. Oldular da! Hep gururla anlattılar beni, hep sevgiyle karşıladılar sımsıkı sarıldılar her yanlarına gittiğimde. Ve hep özlediklerini söylediler, bensizliğe hiç alışamadıklarını. Ben de alışamadım sizsizliğe. Şimdi İstanbul'da değilim. Daha da uzaktayım. Huzuru aramak için içime dönebilmek için gittim, gittik yol arkadaşımla. Ama içim neden kabarıyor böyle. Biliyorum sanırım, ben ailemi hala özlüyorum. O küçük kızları olmayı hep seviyorum. O gece yatağıma gelen o iki insanın sıcaklığını kendi evimde de yaşamak istiyorum belki. Biraz da düzeni alışkanlıklarımı seviyorum. Çoook uzun zamandır kuramadığım o düzeni kurabilmek de benim iç kabarıklığım. Üniversitede pansiyonlar evler, İstanbul da ev arkadaşları 4 farklı ev, sonra evlilik İstanbul'da 5.ev evet burası güzeldi ama sonra da İstanbul'dan taşınma düşünceleriyle gelen o yerleşik hissedememe duygusu. 10 yıldır bu düzensizliği yaşarken şimdi de 4aylığına başka bir şehire başka birinin evinde ( eşyalı kiralık ev) yaşamaya geldik. Ve buradan da gideceğiz belki, en sonunda yerimizi yuvamızı bulana kadar. Yap boz dedim ya başta, aynen öyle geliyor. Bir yapıyorum bir bozuyorum sonra yine yapıyorum yine bozuyorum. Ne zaman duracağım bilmiyorum.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yorum yazarak vakit ayırdığınız için teşekkürler :))

Related Posts with Thumbnails